SAKARYA’DA KUR’AN’DA KISSALAR SEMİNERİ
Araştırmacı Yazar Rıdvan Çeliköz’ün sunduğu “Hz. Musa ve Salih Kul Kıssası” semineri dernek merkezinde gerçekleştirildi.
Sakarya Özgür-Der Üyesi Ömer Sevim'in tanıtımı ile başlayan seminerde Rıdvan Çeliköz sunumuna Kehf Suresi 60 ile 82.ayetler arasında geçen kısmın mealini vererek başladı.Kehf Suresi 60-82.ayetler:
60. Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: "Durup dinlenmeyeceğim; ta iki denizin birleştiği yere kadar varacağım, yahut senelerce yürüyeceğim."
61. Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık, denizde bir yol tutup gitmişti.
62. (Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi.
63. (Genç adam:) Gördün mü! dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.
64. Musa: İşte aradığımız o idi, dedi. Hemen izlerinin üzerine geri döndüler.
65. Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet (vahiy ve peygamberlik) vermiş, yine ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.
66. Musa ona: Sana öğretilenden, bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı? dedi.
67. Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.
68. (İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?
69. Musa: İnşaallah, dedi, sen beni sabreder bulacaksın. Senin emrine de karşı gelmem.
70. (O kul:) Eğer bana tabi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma! dedi.
71. Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.
72. (Hızır:) Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi.
73. Musa: Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme; işimde bana güçlük çıkarma, dedi.
74. Yine yürüdüler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde) katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!
75. (Hızır:) Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi? dedi.
76. Musa: Eğer, dedi, bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme. Hakikaten benim tarafımdan (ileri sürebilecek) mazeretin sonuna ulaştın.
77. Yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar. (Hızır) hemen onu doğrulttu. Musa: Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın, dedi.
78. (Hızır) şöyle dedi: "İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim."
79. "Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı."
80. "Erkek çocuğa gelince, onun ana-babası, mümin kimselerdi. Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk."
81. (Devam etti:) "Böylece istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha temiz vedahamerhametlisiniversin."
82. "Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur."
Kıssada ilk bakışta dikkat çeken birkaç noktanın olduğunu vurgulayan Çeliköz bunları iki nehir bu nehirlerin birleştiği bir kaya Musa'nın genç yardımcısı Musa'yı imtihan eden Bilge (Salih) kul ölü ve sonradan canlanan balık olarak görülebileceğini belirtti. Çeliköz sunumuna şu şekilde devam etti:
Klasik literatürde Hızır olarak adlandırılan ve buna ait onlarca rivayetin aktarıldığı ve bu kıssa ile özdeşleşmiş fakat aslında rivayetlerde geçen şekliyle herhangi bir alakasının olmadığını görüyoruz. En başta her canlının ölümü tadacağı Kuran'da vurgulanmışken bu şekilde bir canlıyı (Hızırı) hala yaşıyor olarak algılamak ve bunun üzerinden bambaşka bir inanç oluşturmak vahiyle taban tabana zıttır.
Kıssada bahsedilen durum yani Musa'nın hayatının Kıpti'yi öldürmesinden sonra Mısır'dan kaçıp Şuayb (a)'ın yanında bulunduğu esnada ortaya çıkan bir durumdur. Kıssada bahsedilen iki nehri insanın fıtratı itibariyle nötr bir durum arz etmesi sebebiyle takva ve fücur ile yaratıldığı ve bunlardan hangisini kullanacağının insana bırakıldığı temel yaklaşımından hareketle iki nehrin (meallerde geçen şekliyle iki denizin)insanın fıtratında bulunan takva ve fücuru iyiyi ve kötüyü ıslahı ve ifsadı tevhidi ve şirki işaret ettiği ortadadır.
En başta kıssanın tamamında bir hareketlilik ve dinamizm vardır zira olay tamamıyla yolda geçmektedir. Gerek genç yardımcı ile ve gerekse bilge kul ile olan ilişki bir yolculuk esnasındadır buda demektir ki kıssa muhatabını yerinden kaldırmak ve bir yola sokmak istemektedir.
Kıssada geçen iki nehrin birleştiği kayanın vahiy olarak algılanabileceğini belirten Çeliköz Genç Yardımcı'nın Musa'nın cahiliye dönemi Bilge Kul'un ise Musa'nın hakikati bulduktan sonraki dönemi olarak görülebileceğini ve bunun anlam ve bağlam bakımından Kuran'ın genel yaklaşımına daha uygun olabileceği ortadadır. Ölü ve canlanan balık metaforunun ise yine Musa'nın vahiyden önceki dönemi ile vahyi aldıktan sonraki dönemi olması muhtemeldir.
Kur'an Kıssalarında genellikle sembollerle anlatımın sıkça kullanıldığını vurgulayan Çeliköz bunda aşırıya gitmeden ve tevhid ve adalet ilkesinden sapmadan ve batiniliğe düşmeden ayakları yere basan bir bakış açısının hakim kılınması gerektiğini vurguladıktan sonra seminerde soru cevap ve katkılar bölümüne geçildi.
Bu kısımda öne çıkan vurgular:
Kıssada yer alan anlatımın bir temsili anlatım bir rüya olabileceği ve burada güdülen muradın Musa'nın yetiştirilmesi ve elçiliğe hazır hale getirilmesidir.
Kıssa da geçen gemiyi delme fiilinin Firavun'un iktidarını otoritesi zayıflatmaya bir insanın öldürülmesinin bu mücadele esnasında bedeller ödeneceğine yıkılmak üzere olan duvarın onarılmasının ise İsrailoğullarının esaretinin bitirilmesi için çaba gösterilmesine işarettir.
Soru ve katkılar bölümünden sonra seminer sona erdi.
SAPANCA GAZETESİ
BU HABERE AİT YORUMLAR | ||||||
|