HEDİYE GÜRAL: 'HAP YAP PARA KAP' DÖNEMİ BİTTİ

NG Hotels & Resorts İcra Kurulu Başkanı Hediye Güral Gür, artan arz nedeniyle rekabetin üst seviyelere taşındığını belirterek, "Hap yap, para kap" dönemi bitti" değerlendirmesini yaptı.

Hediye Güral Gür, Kütahya Porselen'in kurucularından Nafi Güral'ın 4 çocuğundan biri. NG Hotels & Resorts İcra Kurulu Başkanı Hediye Güral Gür, grubun turizm yatırımlarından sorumlu ve Türk turizmine yepyeni bir hizmet yaklaşımı kazandırmayı hedefliyor. NG Hotels & Resorts, 2005 yılında, Kütahya'da Güral Harlek Thermal Resort & SPA'yı; 2008'de Sapanca'da Güral Sapanca Wellness & Convention otelini açtı. Zincirin üçüncü halkası olan Güral Afyon Wellness & Convention ise 2012 yılında hizmete girdi.

"Babam, bizim için her zaman çok önemli bir rol model oldu. Babam, evde çok iyi bir babadır; ama fabrikaya gitmek üzere kapının önüne geldiğinde, patron Nafi Güral olur" diyen Hediye Güral Gür, aile ve iş ilişkileri arasındaki dengeyi kurmak için kendi anayasalarını hazırladıklarını ve herkesin kurallar doğrultusunda hareket ettiğini söylüyor.

Alternatif turizm sektörünün en başarılı markalarından birini yöneten Güral Gür, "Türkiye zengin kültürel, doğal kaynaklara sahip bir ülke. Kültür, din, tarih turizmine yönelik yurtdışından ilgi büyük, dolayısıyla bu konuda önemli yatırımlara ihtiyaç duyuluyor. Termal henüz Türkiye'de kendini kanıtlayamadı; ama önü açık. Antalya ve Ege bu konuda belli bir doygunluğa ulaşmış durumda. Artık Anadolu kentlerinin markalaşması önem kazanacak. Yurtdışı fuarlarında görüştüğümüz seyahat ajansları Türkiye'nin sadece kum, deniz ve güneşten ibaret olmadığını söylüyorlar" yorumlarını yapan Hediye Güral Gür, sektördeki markalaşma sürecini şöyle anlatıyor:

Eğitiminizi tamamladıktan sonra kariyerinize aile şirketiniz Kütahya Porselen'in İnsan Kaynakları departmanında başladınız. IK departmanında işe başlamak, profesyonel hayatınıza ne gibi katkılar sağladı?

Üniversite'den 1999 yılında mezun oldum. İlk hedefim İstanbul'da kalıp, aile şirketimiz dışında, farklı bir sektörde iş deneyimine sahip olmaktı. Deprem kararımı değiştirdi ve Kütahya'ya dönüm. O sırada aile şirketimizde yeniden yapılanma süreci başlamıştı ve ben de bu sürece dahil oldum. İnsan Kaynakları departmanında çalışmaya başladım. İşin mutfağından, son noktasına kadar bire bir içinde bulundum. Hem porselen, hem seramik, hem de ambalajda çalıştım. Şirket çalışanları ile çok yakın çalışma fırsatı buldum. Aile şirketinde çalışmanın tabi ki zorlukları oldu. Profesyonellikle, aile ilişkilerini ayırmak kolay olmuyor. Babam bu konuda çok önemli bir rol model oldu bize. Babam, evde çok iyi bir babadır; ama fabrikaya gitmek üzere kapının önüne geldiğinde, patron Nafi Güral olur.

ALTERNATİF TURİZM BÜYÜYOR

Alternatif turizmde önemli bir rol üstlenen NG Güral Hotels & Resorts, Anadolu kentlerinin turizmde markalaşma çabasına önemli katkı sağlamayı amaçlıyor. Turizmde Anadolu kentlerinin önemini nasıl tanımlıyorsunuz?

Alternatif turizmin önemi artıyor. Türkiye'de alternatif turizm ivme kazanıyor. 2023 stratejik hedeflerinde, planlama ve teşviklerde termal turizmine yer veriliyor. Türkiye zengin kültürel, doğal kaynaklara sahip bir ülke. Termal olarak dünyanın en önemli yedinci; Avrupa'nın ise birinci ülkesiyiz; ama bunu yeteri kadar değerlendiremiyoruz. Termal henüz Türkiye'de kendini kanıtlayamadı; ama önü açık. Anadolu kentlerinin markalaşması önem kazanacak. Antalya ve Ege bu konuda belli bir doygunluğa ulaşmış durumda. Kültür, din, tarih turizmine yönelik yurtdışından ilgi büyük, dolayısıyla bu konuda önemli yatırımlara ihtiyaç duyuluyor. Yurtdışı fuarlarında görüştüğümüz seyahat ajansları Türkiye'nin sadece kum, deniz ve güneşten ibaret olmadığını söylüyorlar. Afyon'da açtığımız otel henüz çok yeni, ama şimdiden birçok ödül aldı. Anadolu şehirlerinde uluslararası pazara açılabilecek tesis sayısında sıkıntı var. Aslında olmayan bir alanda, bir pazar yaratmanız gerekiyor.Yabancılar "Afyon'u hiç duymadık, Antalya'nın neresinde diyorlar." Tesisten önce destinasyonu tanıtmanız gerekiyor. Bu kolay bir iş değil.

Wellness son dönemde dünyanın bir çok ülkesinde yükselen bir trend. Bunun nedenlerinden biri turizmi 12 aya yaymak. Wellness turizminin Türkiye'deki gelişim sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Wellness, "well being" ile "fitness" in birleşimi. İnsanın kendini iyi hissedebileceği herşey wellness'e giriyor. Şehir hayatı, iş hayatı öyle stres yüklüyor ki, welness ihtiyacı da her geçen gün artıyor. Misafirlerimiz, Sapanca'daki tesislerimize geldiklerinde, bir saat mesafede başka bir dünyaya geldiklerini söylüyorlar. Oradaki doğa insanı rahatlatıyor. Otellerde kurumsal toplantılar yapıyoruz. "Business wellness" diye bir paket oluşturduk. İnsanlar toplantı sonrasında masajlara giriyorlar, spor yapıyorlar. İnsanların kendileri iyi hissetmeye daha fazla ihtiyacı var artık. Türkiye gibi birçok pazarın bu konuda ilerleyecek yolu var. Biz wellness ve spa konusunda pazarı yakından takip ediyoruz. Sonuçta insanoğlunun kendini iyi hissetme ihtiyacı devam ettikçe, bu hizmet de devam edecek.

AİLE ŞİRKETLERİNDE KURALLAR OLMALI

Bugün Türkiye'de çok sayıda aile şirketi var. Aile şirketi olmanın zorlukları neler?

Mutlu aile ilişkileri, her zaman başarılı şirketler anlamına geliyor mu? Aile ilişkileri ile iş ilişkilerini yürütmek çok kolay değil. Aile şirketlerinde kurallar çerçevesinde hareket edilirse şikayet olmaz. Biz kendi anayasamızı hazırladık. Kuralsızlık olursa, herkes kendi kafasına göre hareket ederse, sıkıntılar yaşanması kaçınılmazdır. Çevremizde kötü ve iyi örnekler var. Kötü örneklerden ders çıkartmaya çalışıyoruz. Herkesin kurallara uyması; ortak kararların alınması sıkıntıları minimize ediyor. Profesyonellerden destek alıyoruz. Yanınızda çalışan arkadaşların sizi ve şirketi ne kadar benimsediği de çok önemli.

Farklı ürün ve hizmetlerde olduğu gibi turizm sektöründe de artan rekabet, tüketici beklentilerinin yükselmesine yol açıyor. İkram ve ağırlamada öne çıkan temel trendler; değerler neler?

Hizmet sektörü, zor bir sektör. İnsanlarla karşı karşıyasınız. Biz, müşterilerimizi eve gelen misafirlerimiz olarak görüyoruz. Her an hata payınız var. Oteli çok iyi donatabilirsiniz, ama otel tek başına yeterli olmaz. İşin temeli insan faktörüne dayanıyor. Oteli altınla da kaplasanız, çalışanınızın ters bir hareketi herşeyi mahfedebilir. Bizim için en önemli konu personelimizin eğitimi. Misafirlerimizin süreklilik oranın çok fazla olması bu konuda başarılı olduğumuzun bir kanıtı aslında. Bu arada misafirlerimizden gelen fikirleri de uygulamaya alıyoruz. Farklılığı yaratmak insan faktöründe gizli. Herkesle aynı işi yaptığınızda, diğerlerinden farkınız olmuyor. Bizim hedefimiz her zaman iyi işler yapmak; yaptığımız işte en iyi olmak oldu her zaman. Aile şirketi olarak belli bir imajımız var. Bu imajı her zaman yukarılara taşımayı hedefliyoruz.

GENÇLER "RESEPSİYONDA ÇALIŞMAM" DİYORLAR

Başarılı bir iş kadını olarak, yarının genç profesyonellerine başlıca tavsiyeleriniz neler olur?

Öncelikle bir örnek vermek istiyorum. Resepsiyonda çalışacak eleman ihtiyacımız oluyor. Bizimle çalışmak isteyen gençler, "Geldim, ama resepsiyonda çalışmam" diyorlar. Halkla İlişkiler, İnsan Kaynakları'nda çalışmak istiyorum diyorlar. Oysa okuldan daha yeni mezun olmuşlar; hiçbir tecrübeleri yok; ama beklentileri çok yüksek. Öte yandan eğitim sisteminde de sıkıntılar var. Turizm okumuş çocuklar, tam pansiyon, yarım pansiyon nedir bilmiyorlar. Dünyayı takip etmek, büyüklerden ders almak, çalışma arkadaşlarına saygı göstermek, meraklı olmak, her zaman araştırmak, iyi ilişkiler kurmak, bu ilişkileri iş ortamında kullanabilmek başarıya giden yolda önemli birer anahtar.

BABAM, "ŞİRKETTE KRİZ LAFINI ETMEYİN" DER

Biz sadece önümüze bakıyoruz. Babamın en sevmediği kelime "kriz"dir. Babam her zaman, "Bu şirkette kriz lafını etmeyecekseniz" der. Kriz söylentisi bile işleri etkileyebiliyor. Biz, kriz yokmuş gibi yolumuza devam ediyoruz. Her kriz döneminde de yılı hep büyüme ile bitiriyoruz. Şirketi yönetenler krize odaklı hareket ederlerse, zaten iş yürümüyor. Biz kulaklarımızı tıkayıp, önümüze bakıyoruz.

"HAP YAP, PARA KAP' DÖNEMİ BİTTİ"

Artık eski kar oranları kalmadı. "Hap yap para kap" diye bir laf vardı. Ne yapsanız gidiyordu. Teknoloji ve iletişimin ilerlemesi ile bugün inanılmaz bir arz var. Herkes sizin rakibiniz olmuş durumda. Bu durumda müşteri sadakatinin yaratılması çok önemli. Ürününüz ve duruşunuz iyi olmak zorunda. Müşteri hem en iyisini, hem de en uygun fiyatlı olanını istiyor. Müşteriler internette otel ararken, "en ucuz otel" diye arıyorlar, ama sizden beş yıldızlı otel hizmeti bekliyorlar. Önemli katma değer yaratanlar ve bu sayede marka algısı, imaj algısı yüksek olanlar başarılı oluyor.(Dünya)